2 Ocak 2017 Pazartesi

Yeşilçam Sen Bizim Her Şeyimizsin



"Bedenine sahip olunabilen, ama ruhuna asla sahip olunamayan" kadınların sineması Yeşilçam'da, baş roldeki ablamız, bir melek kadar saf ve temizdir daima. Hep kötü niyetli, ırzına göz dikmiş veya mutluluğunu kıskanan birilerinin kurbanı olur. Kocası masumiyetine inanmaz, karnında bebeği ile sokaklarda kalır, akabinde iyi niyetli, ak sakallı ( ya da saçlı ) bir yaşlı kişi ona kol kanat gerer, bir leğen suyun yanında, başını sağa sola atarak 10 saniye içinde, yaklaşık 6 kilo ağırlığında ve 75 santim, tertemiz bir bebek getirir dünyaya. Yavrusunu bağrına basar ve ağlar. Yollar bir şekilde kesişir, kötü adam - kadın layığını bu tesadüfler silsilesinde yer yer uçurumdan düşüp beyni patlayarak, yer yer trafik kazasında şarampole uçarak bulur ve gerçekler gün ışığına çıkıverir. Karısını, başkalarının ağzına bakarak hiç düşünmeden kapıya koyan adam geri döner, ağlayarak af diler. Kadın öyle yüce fikirli, öyle yüksek duyguların insanıdır ki beş dakika bile bekletmez, adamı affeder. Çocuk da bu esnada yürümeyi falan öğrenmiştir, koşarak kadraja girer, babasını " Amca ben zaten sana çok ısınmıştım." diyerek anında kabullenir ve boynuna sarılır.


Sinir bozucu çocuk oyuncular vardır Yeşilçam'da. Dünyanın yükü sırtlarındaymış gibi, adeta on defa kırk yaşına varıp sonra tekrar sekize, dokuza geri dönmüşler gibi bilmiş bilmiş konuşurlar incecik sesleriyle. Yeri gelir seyircinin vicdanı olurlar, gözyaşları nehir olup aksın diye babalarına analarına,
" SENİ HİÇ SEVMİYORUM ANNEM DEĞİLSİN BENİM. BABAM OLSAN BAKARDIN BİZE " gibisinden hezeyanlarla, ani çıkışlar yaparlar. Hatta bazen ebeveyn sicim gibi gözyaşı dökerken bu elleri taş olasıca veletler gidip göğsünü falan yumruklarlar anasının babasının.

Bazen filmlere şirinlik katmak açısından abartılı yaramazlıkları olur bu sinir bozucu veletlerin, dadıyı delirtmek için yatağına oyuncak fare saklarlar, ne bileyim hizmetçi otursun ağlasın diye yaptığı pastaya ellerini sokarlar (en çok Ömercik'ten gördük bu tip kıl davranışları.)

Özellikle Ferdi TayfurOrhan Gencebay ve İbrahim Tatlıses gibi isimlerin acıtasyonu yüksek filmlerinde, bir çeşit nesnedir bu çocuklar. Filmin ortasında mutsuz evliliği vurgulamak için araba kazasında, ya da parasızlığı vurgulamak için ince hastalıktan ölüverirler.

Ama şüphesiz ki en korkuncu, bebekken kaçırılıp dilencilerin eline düştükten sonra asi ruhunun çağrısına uyup, beraber kaçtığı küçük kız ve bebek ile mağarada yaşamaya başlayan, aile babası moduna giren Sezercik'tir.

Ayrıca sırf Filiz Akın ve Türker İnanoğlu'nun evladı olduğu için olanca sevimsizliğine rağmen Yumurcak rolü ile düzineyle film çeviren İlker İnanoğlu'nu da unutmamak lazım.

Kız çocuk oyunculara gelince, başı " HAYAT SEVİNCE GÜZEEL TRALALLA TRALLLA " diye bütün mahalleliyi dansa kaldıran Zeynep Değirmencioğlu çekiyor. Akabinde, Hülya Koçyiğit'in kızı Gülşah, yeri geliyor dadı zulmü gören zengin kızı oluyor, yeri geliyor, babası hapislere düşünce hamile annesine para getirmek için vapurda göbek atıyor. 

Lakin tüm bu güçlü figürlere rağmen çocuk oyuncu denince, CANIM KARDEŞİM filmindeki rolü ile Kahraman Kıral, neremden ağlayacağımı şaşırtıp, kulaklarımdan gözyaşları akıttığı için, gönlümde ayrı bir yere sahiptir. 




Yeşilçam sevenlerin yanındadır, gerçek aşkın en büyük destekçisidir. Kaderin kötü oyunları, Tecavüzcü Coşkun, Zengin ve zalim kaynana, parasızlık, maphusluk, mutluluğa göz diken diğer tüm çakallar... hiçbir şey aşıkların bir gün kavuşmasına engel değildir. Senede Bir Gün filminde, öldükten sonra bile olsa kavuştukları gözlemlenmiştir. Bu dünyada değilse bile, öteki tarafta bir yolunu bulup kavuşur yürekten sevenler. Çok naif aşklar yaşarlar, kısa flörtler sonrası evlenir, mutluluklarını hemen bir sinir bozucu yavruyla taçlandırırlar. Kaderin ağlarını örmediği büyük aşk yoktur Yeşilçam'da.




Yeşilçam'ın aile figürü kalabalıktı. Gelinler, damatlar, çocuklar hep bir arada eski bir evde otururlar, aynı tencereden yemek yerler, gündelik telaşlardan küserler kavga ederler, ama mutlaka gözler dola dola gerçeğe son derece aykırı bir şekilde barışırlar, bizi de ağlatırlardı. 

Münir Özkul müthiş bir baba figürüydü, hala öyledir. Yanına en çok Adile Naşit yakışır. İkisinin ebeveyn olduğu hiç bir film yoktur ki, izleyeni hayal kırıklığına uğratsın. Üvey olsun öz olsun bütün çocuklarına kol kanat gerer Münir baba, Yaşar Usta'dır o, emekçidir, zengin patrona yeri gelir, " Senin parandan başka neyin var? Benim ailem var,sevgim var " diye dayılanır, " Vururum seni ve dönüp arkama bakmam bile " diyerek ayar verir. Karısını sever, " Ağlama birtanem. " der dünyanın gelmiş geçmiş en tatlı anne figürü Adile Naşit'e. İlk zamanlar kavga eden çocuklar, gün gelir birbirlerinin kavgalarına dalarlar, birbirlerini kollarlar. Sonuç olarak da, izleyen hiç kimsenin kolayca unutamayacağı, sahip olmayı gönülden istediğimiz sıcacık bir aile kalır akıllarda.

Hangimiz Adile Ana'yı tokatlayan, Münir baba'yı ağlatan adamın ölmesini yürekten istemedik her defasında? 



Yeşilçam komedisi, senaryo üzerinden değil, oyunculuklar üzerinden ilerler. Zeki ve Metin'iKemal Sunal'ı Halit Akçatepe'yiTarık Akan ve Münir Özkul'u, Emel Sayın'ın etrafında bir araya getiren MAVİ BONCUK, her evde muhtemelen 50 kez aynı coşkuyla seyredilmiştir.

Uçağı ile evin üstüne üstüne pike yaparak sürekli kız isteyen Vecihi ile Şener Şen, tanıdık kuyumcuya altın bozdurmak için 4 gün aç gezen Kayserili uyanık kardeşler, Mahallenin güzel dulu Sultan'ı elde etmek için çocuklarına çokomel teklif eden bakkal, gömleğindeki ruj lekesinin hesabı sorulduğunda " Boyaya Çarpmışım " diyen Ferit, rengarenk peruğu ile dolaşan paragöz kız annesi, Türkiye'nin ( bence ) başlıca kadın komedyenlerinden Perran Kutman, " Annem göster ama elletme dedi " lafıyla Ziya'yı sürekli geri püskürten Ayşen Gruda, Yeşilçam'ın kült figürleridir.



ve son olarak, Türkan Şoray ve Kadir İnanır'ın birbirlerine ne kadar yakıştığını fark ettiğimiz, "Sevgi nedir?" temalı, Aytmatov'un müthiş hikayesinden uyarlanan, Selvi Boylum Al Yazmalım filminde, Asya'nın arkasından bakan, İlyas.

Sevgi neydi? Sevgi emekti.

Ruhumuza da sahip oldun, sen çok yaşa Yeşilçam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder